Boşanma, yalnızca duygusal bir süreç değil, aynı zamanda maddi hakların korunmasını gerektiren karmaşık bir hukuki yolculuktur. Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanmada mal paylaşımı, evlilik süresince edinilen malvarlığının adil bir şekilde bölüşülmesini sağlar. Türkiye’de 2002’den itibaren uygulanan edinilmiş mallara katılma rejimi, evlilik sırasında maaş, yatırım veya ortak çabalarla edinilen ev, araba, banka mevduatı gibi varlıkların eşit paylaşımını öngörür. Ancak, miras yoluyla alınan mallar, bağışlar veya evlilik öncesi edinilen varlıklar kişisel mal olarak kabul edilir ve paylaşım dışı bırakılır. Mal paylaşımı, eşlerin mal rejimi sözleşmesi yapıp yapmamasına göre şekillenir; sözleşme yoksa, yasal rejim uygulanır.

Boşanmada mal kaçırma, bu sürecin en önemli sorunlarından biridir. Bazı eşler, diğer eşin paylaşım haklarını engellemek için malvarlığını gizler veya elden çıkarır. Örneğin, bir eş, evlilikte edinilen bir yazlık evi, boşanma davası öncesinde bir yakınına sahte bir satışla devredebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 229. maddesi, bu tür kötü niyetli işlemleri düzenler ve muvazaalı devirlerin paylaşım hesabına eklenmesini sağlar. Ayrıca, aile konutu gibi taşınmazların devri için diğer eşin rızası aranır; rıza yoksa işlem iptal edilebilir.

Eşten mal kaçırma nasıl ispatlanır? Mahkemeler, bu tür işlemlerin kötü niyetli olduğunu belirlemek için titiz bir delil incelemesi yapar. Tapu kayıtları, banka transferleri, noter belgeleri, e-posta yazışmaları, sosyal medya kayıtları veya tanık beyanları, mal kaçırma niyetini ortaya koyabilir. Örneğin, bir eşin banka hesabındaki parayı boşanma öncesi çekip gizlemesi, finansal hareketlerle kanıtlanabilir. Dava sürecinde, malvarlığının devrini engellemek için ihtiyati tedbir talep edilebilir; bu, taşınmaz veya araç gibi varlıkların satışı veya devrini geçici olarak durdurur.

Mal kaçırma cezası, işlemin niteliğine göre farklı sonuçlar doğurur. Muvazaalı devirler, tapu iptali ve tescil davası ile iptal edilebilir; bu, malvarlığının paylaşım hesabına dönmesini sağlar. Ayrıca, sahte borç senetleri veya dolandırıcılık gibi eylemler, Türk Ceza Kanunu kapsamında cezai yaptırımlara yol açabilir. Örneğin, bir eşin malvarlığını kasıtlı olarak gizlemesi, güveni kötüye kullanma suçuyla ilişkilendirilebilir.

Boşanmada mal paylaşımı, hukuki bilgi ve stratejik bir yaklaşım gerektirir. Mal kaçırma gibi sorunlarla karşılaşmamak için, süreç başından itibaren dikkatli bir takip şarttır.